28 Nisan 2014 Pazartesi

Bazen öyle karışıktır ki herşey


        Bazen öyle karışıktır ki herşey anlamını yitirirsin.Ne istedim neler kaybettim dersin;Bazen hayal kurarsın yaşamak istediğin şekilde ama beceremezsin.Gemilerini kağıttan yapar hayallerinin batışını izlersin hatta bazen bir bakmışsın hayatın en acımasız sahnesindesin. Çook seviyorum ayrılamam dersin ki bir kenarda unutulu vermişsin.Hayat bu olsa gerek bu yüzden sallayın hayatı uykusu gelsin...

25 Nisan 2014 Cuma

İnsanları ne kadar düşünürsen düşün

İnsanları ne kadar düşünürsen düşün onların seni o kadar düşünmediklerini öğrendim.
Her ne kadar onu çok düşünsen ve gitmesini istemesen de yine gidebileceğini öğrendim.
Dilin karşısındaki gözlere söyleyemediği sözleri parmakların kolaylıkla yazabildiğini öğrendim.
En fazla önemsediğin kişilerin benden hep uzaklaştıklarını öğrendim.
En iyi insan olmanın hep iyi sonuçlar getirmemekte olduğunu öğrendim.
Kalbim ne kadar kırılmış olursa olsun dünyanın senin acılarından dolayı durmayacağını öğrendim.
Ve kalbimi asıl acıtanın kendim olduğumu öğrendim..

Bir şiir ki şimdi uzak bir diyarmış

Bir şiir ki şimdi uzak bir diyarmış
Yollarında biz,kırlarında biz vardık
Şimdi gölgeler sokaklarında,insanları resimlerde kalmış
Meğer ömrün en güzel günleri o şiirde saklı kalmış.

Sevmek Susmaktır

Sevmek Susmaktır
Gelişi ile gidişini bir anlamaktır
Sana hiç gelmeden gitmesidir
Sevgim buna da razı olmaktır
Sevgim suskundur bir vazgeçiş pes ediş değildir
Sevgim suskundur sanma ki bir nokta 
Binlerce virgül var daha
Sevgim suskundur sana bağlı olmuştur
Esir kalbimle duygularımla 
Sevgim suskundur Susmaya mahkumdur.

Ayrılığın hakkını ver

Ayrılığın hakkını ver
Anlamsız kıl tüm yaşanmışlığı
Kalmayı beceremedin
Bari gitmesini öğren
Ne bileyim vur sırtımdan mesela
Adı ayrılık olsun
Gidişlerden gidiş beğen
Yeter ki gitmeler senin olsun
Çok,çok oluyorsun böyle gitmek mi olur
Her gidişinde kendini bende unutuyorsun.

TANRIYA SESLENİŞ

TANRIYA SESLENİŞ

Elsizlere el,dilsizlere dil ver yeniden,
Lütfet,bize bin şanlı nesil ver yeniden,
Dünyayı alıp avcuna bir gün Tanrım,
Avcunda bu dünyaya şekil ver yeniden.

- ARİF NİHAT ASYA

YALNIZLIK

YALNIZLIK

Yalnız kaldınız sanırsınız,
Biliyorum.
Yalnız bırakılmışsınız,
Biliyorum.
Ötesi yok.

II
Ötesi var:
Yalnızlık
Müziğin bile seni dinlemesidir.
Yalnızlık
İnsanin kendine mektup yazması
Ve donup-donup onu okuması
Yalnızlığın da ötesidir.

- Özdemir Asaf

Tut Yüreğimden Ustam

Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sükut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin...

Ustam!
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden... 

Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır....

Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun, 
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne...

-Tuncel Kurtiz

Oysa herkes öldürür sevdiğini

Oysa herkes öldürür sevdiğini

Sakın tek bi kelime daha edim deme
Sakın tek bi yalan daha söyleme
Niye biliyormusun,çünkü inanırım
Onca şeyden sonra 
Şimdi tek gücüm ne idi
Gözlerime bakıp beni sevdiğini söyle
Gerçek olmadığını bal gibi bilirim
Ama yinede sana inanırım
Bu yüzden
Tek bir an bile beni gerçekten sevdiysen sakın

Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!

Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez!

Seni Yağmurdan sonra seveceğim

Seni Yağmurdan sonra seveceğim

Şimdi git.
say ki seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik.
Say ki gece mektuplarını,en güzel aşk şiirlerini beraber ezberlemedik.
Say ki sevda trenini kaçırdığım durakta bir süre beraber beklemedik.
Sen git
Ben gelemem bu yürekle
Ya da kal
Eylül yağmurlarını bekle..

Seni yağmurdan sonra seveceğim
Saçlarıma ak düşmemiş halimle
Sen yaşlardayken
Onsekizimde,yirmimde
Seni yağmurdan sonra seveceğim
Kaldırımların ıslak ve temiz haliyle
Yaşlı yüzüm delikanlı yüreğimle.
Seni yağmurdan sonra seveceğim
Aşksız geçen onca yılı yakacağım
Sevda alevinde kendi ellerimle.

Şimdi git.
Say ki seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik
Say ki,oturup konuştuğun yaşlı ve yabancı bir adamdı.
Ve sevdadan hiç söz etmedik
Say ki hiç gülmedik
Aynı şeyleri sevmedik
Ve yağmur dan sonra beraber yürümedik

Seni yağmurdan sonra seveceğim
Kimse bilmeyecek herkesten gizleyeceğim
Yağmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada
Seninle gökkuşağının altından geçeceğim
Seni yağmurdan sonra seveceğim
Ve seni sevdiğimi kimseye söylemeyeceğim
Belki bu dünya gözüyle gördüğüm son yağmur olacak
Islak kaldırımlarda sırılsıklam yürüyeceğim
Ben seni yağmurdan sonra seveceğim
Ve bir gün ölürsem
Yeşil gözlerinde öleceğim...

- Uğur Arslan

Beni Yalnız Bırakın!

Beni Yalnız Bırakın!

Bilmem nerden başlayıp, kime nasıl anlatsam 
Târifi dile çile birşeyler başka bugün. 
Yâd ederek mâzinin kulağını çınlatsam 
Çöker gönül sarayım, gam dolar köşke bugün. 

Ne varsa düne ait, değişmiş artık tadı 
Vefâ, cömertlik, dostluk kaşlarını çatıyor. 
En güzel hasletlerin kırık kolu kanadı 
Her geçen gün, özlemle, geçmişi aratıyor.

Yük olmuş çehrelere bir lahzâ gülümsemek
Kime dokunsan dertli; göz selini salıyor.
Dile zül müdür, nedir, dosta "merhaba" demek?
Uzanan el çoğu kez karşılıksız kalıyor.

Farkımız vardı oysa, onca farklı milletten
Paylaştıkça artardı, neşemiz, sevincimiz.
Fersah fersah kaçardık küslük denen illetten
Mevsim kış olsa dâhi, üşümezdi içimiz.

Her hedef bize yakın, renkli idi düşümüz
Sadâkatin, mertliğin kitabını yazardık.
Dostluğumuz doyumsuz, içtendi gülüşümüz
Umut ile bir olur, ye’se mezar kazardık.

Bilmem ki nedir bizi, bizden alıp götüren
Üvey bir evlat gibi, yâdellere bırakan?
Yoksa bir tek ben miyim, umudunu yitiren?
Âh edip, iç çekerek her gün ufuğa bakan?

Ne zaman meltem esse mâziden serin serin
Anlarım ki dil âh’a, mendilim göze yakın.
Vakit yine o vakit! Yaram derin mi derin
Söndürün lambaları, beni yalnız bırakın…

- Mecit Aktürk

Canım Sevdiğim

Canım Sevdiğim

Geçsede aradan aylar seneler ,
Aramaz sormazmı sandın sevdiğim ?
Bükülsede belim çökse sineler
Varmazmı sandın canım sevdiğim

Arpa,buday,yulaf tırpana geldi,
Her boyunu gören ahşa’nı deldi,
Yaramı kurutan yâr esen yeldi,
Sarmazmı sanırsın canım sevdiğim

Sönmüyor içimde hasret alevi
Bırakıp gitmenin neydi alemi ?
Güldürdün sen bana cümle alemi
Karmazmı sanırsın canım sevdiğim,

At başı gidiyor benle kaderim
Yine efkarlandım arttı kederim
Sensiz bir yaşamı söyle niderim ?
Bilmezmi sanırsın canım sevdiğim

Sırra kadem bassam dönerim geri,
Düşmana söylemem bilsemde yeri,
Seninle yaşarım yüzsende deri,
Gülmezmi sanırsın canım sevdiğim .

Gülşen'im yükledim kervanım hazır,
Kurulmuş yaylada boyalı çadır,
Düşmezsem ardına makberi kazdır,
Gelmezmi sanırsın canım sevdiğim.

Gülşen Sarıoğlu
GÜZ GÜLÜ

24 Nisan 2014 Perşembe

Öyle bir zamana geldim ki

Öyle bir zamana geldim ki yaşamın
Ölüme erken,sevgiye geç
Yine gecikmişim bağışla sevgilim
Sevgiye on kala,ölüme beş...

Sevdim Seni

Sevdim Seni

Vurdumduymaz zamanın yorgun arefesinde
Rest çekip, kalan güne dalarak sevdim seni
Canı canda yoğurup tartarak kefesinde
Yekün ağırlığında kalarak sevdim seni

Susuz yaz’daydı ömrüm , rüyalarından ihraç
Uğrak bahara kanmış yanığı vardı bir kaç
Gelişine yüz sürüp sızımı gömerek aç
Kudretinden şifayı alarak sevdim seni

Korkma derken telkinle ’’yüreğini cesur et’’
Sıvazlayıp sırtıma yüklediğin cesaret
Kıyamına doğrulup, kalbe; düşünce suret
Aynalardan resmini silerek sevdim seni

Cilvesine meyl’edip kadere aykırı set,
Fethine düş kurmanın; dengi-dengiymiş adet
’’Neyine’’ sözü ile oyalanıp bir müddet
Sürgülü kapıları bilerek sevdim seni

’’Sevdim seni’’aklımda,yitmez; çakılı serde
Eğersiz kelimeler uçuşurken her yerde
Hüznüme güz bindirip, alt-üst olunca perde
Yarın, Hak divanina salarak sevdim seni

Nezahat YILDIZ KAYA

Gönül telime değer

Gönül telime değer, anlatılmaz bir sızı 
Gözlerimi kapatsam girmiyor ki düşlere 
Alnıma mı çalınmış, onsuzluğun yazısı 
Gamzemden ayrı gezdi yenildim gülüşlere 
Efkarıyla ağlattı, bir kez gülmesin yüzü 
Yokuşlara tırmansın, asla görmesin düzü 

Hasretin okunuşu gözlerimden süzülen 
Eksik kalan lisanı tamamlayıp anlatsa 
Nafile bu sevdaya tek ben oldum üzülen 
Yazdığım son satırlar kulağını çınlatsa
O da ismim anarken, inim inim inlese
Karanlık dem alırken sessizliği dinlese

Kora düşsün ciğeri, beddua etmiyorum !
Dardayım yâr dedi mi ben olurdum merhemi
Bir daha sever mi ki yok yok zannetmiyorum
Sevdaya kanasın da kimse sunmasın emi
Bir damlaya aç kalsın, aşkın meyi göl olsun
Yeşil, mavi görmesin; dört tarafı çöl olsun....

Hangi çığlık ses verir, suküne bürünürken
Sevdamın gülü soldu, kayıp ömrün baharı
Şafak söken sabahta hazanım görünürken
Nasıl bir yangın ki bu durmadan yanar harı
Elimde birkaç resim, maziden kalma anı
Diliyorum Allah' ım, onunda yansın canı

ELİF KESKİN KARABULUT...

Zavallı bir kedi yavrusundan

            "Zavallı bir kedi yavrusundan farkımız yok aşkın karşısında...

Boynumuzda, kalbimizde pençe pençe darbe izleriyle, her sıcak dokunuşta çocukça uysallaşıp her hayal kırıklığında "köpek gibi" pişman olarak, her terk edişte acı çekip her dönüşte biraz daha kanayarak kanayan yerlerimizi kediler gibi dilimizle yalayarak, "Bir daha asla"larla "daima"lar arasında yalpalayarak yara bere içinde yaşıyoruz." 

- Can Dündar

Bana Çocukluğumu Verin

   Bana Çocukluğumu Verin , Oyunda Kavga Edeyim HAYATLA Değil !
    Kendimi Kaybetmeden Saklanbaç Oynayayım Sobelediğim BENİM Olsun !
    Kalp Yarası Yerine Dizlerim Yaralansın !

    Acıyı Sadece Biberde Bileyim YÜREĞİMDE Değil !
    Bana çocukluğumu verin büyüklük sizde kalsın...

Hepinizin canı cehenneme

   Hepinizin canı cehenneme ... !
   Ben huzur istiyorum ..,
   Huzur ... !
   Bunu elde etmek için bütün dünyayı beş paraya değişirim
   Bana "Güzel bir çay mı içmek istersin yoksa dünyanın batmasını mı" ... ?       
   diye sorsalar
   Hemen "Çay içmek" ... ! diye bağırırım ...              

- Dostoyevski     

Kul Eyledi Bakışın

Kul Eyledi Bakışın

Büyülenmiş gibiyim ne yapsam bilemedim
Cennetten cehenneme yol eyledi bakışın
Gözlerimden hayalin bir türlü silemedim
Mecnun gibi Leyla'ya kul eyledi bakışın.

Sardı bütün ruhumu nihavent ten son fasıl
Ne hicazkar ne segah gönül vuslata hasıl
Tellerin günahı yok bütün suç sende asıl
Mahur beste içinde sol eyledi bakışın.

Yedi tepe tek hasret kalmadı hiç mecalim
Yüreğe avdet etti beklenmeyen ecelim
Bir yaş daha büyürken attın gönlü yücelim
Hüküm dilekçesine pul eyledi bakışın.

Umutları garibe bolca verir ya huda
Gelir diye bekledim belki gaipten nida
İçimi açtım sana bin bir nazla bin eda
Vuslatın suretine el eyledi bakışın.

İnziva bahçesinde sırat köprüsü uzun
Asude düşlerimin çığlığı dizin dizin
Ne desem boş bilirim kapanmış gönül gözün
Şu kısacık ömrüme yıl eyledi bakışın.

- Yüksel Beyocaktan

Hayatın Tecellisi

Hayatın Tecellisi

Sessiz bir sığınak ruhum
Uzak tüm kâinattan
Ara sıra ufka yelken açan.
Huzurun ve sevginin yansıması
Ne varsa sevip kolladığım.
Sıdkım sıyrılmış nicesinden
Vefa, kıymet bilmeyen.

Nice durak ve sayısız insan gözü yolda kalmış;
Şu tren hani bir türlü gelmek bilmeyen;
Kompartımanında sayısız bilinmeyen
Yükü ağır çoğunun;
Bir cebinde umut
Bir cebinde mazi
Uzaklaşmak isterken kendinden
Çoğunun dinmek bilmez gözyaşı ve öfkesi.

Alacaklıyız hayattan
Benliğimizi yakıp kavuran
Ne varsa için için yakan.
Susarız mütemadiyen
Tek çare değil midir elden gelen;
Yana yakıla dört döneriz
Çaresizliktir bel büken.

Nice yakarış dökülür dudaklardan
Rahmet yağarken gökyüzünden;
Karışır yaşlar ve eşlik eder,
Her dem iç burkan
Sonu gelmek bilmez istekler
Kopamazken dününden
El vermiştir Yaradan.

Başı belli,
Nihayeti koca bir soru işareti;
Kiminin hüznü kiminin derdi
Vefalı ya da karşılık bulamadığın bir sevgi seli
Ne geçersin kendinden ne sevdiğinden
Bu değil midir hayatın tecellisi.

Sürgün

Sürgün

... Ve sen sevdiğim,
Ve sen,
Kendi dalında açan tomurcuk bir gül,
Bense bir çalıkuşu,
Söyle hiç küser mi kendi yuvasına?
Ölümle yaşam arası soluğum,
Kavga arkadaşım, sırdaşım
Can yoldaşım;
Adın emeğim olsun, ekmeğim olsun,
Gözlerin göğüm,
Gülüşünde tadım olsun.
Ey kendi dağına Küskün adam;
Avlusuna bağdaş kurup oturduğum,
İsyan bayraklarını sallandırdığım
Memleketim gibi sürgünüm sana
Duy çığlığımı,
Bir yara nasıl bir hayatı kanatırsa
Kanıyorum işte sana...

- Melike Melis

Aşk Hak Edenin Olmalı

Aşk Hak Edenin Olmalı

Yalanı,riyayı,nankörlüğü,iki yüzlülüğü
Ruhta şeytana satılabilecek herşeyi ipe çekmeli
Herkes yalanda buluşuyorsa
Bir başına çekip dağlara çıkacak kadar yürekli olmalı
Şu üç günlük hayatı efeler gibi
Dik,onurlu alnı açık yaşamalı
Can denen emanet mücevheri
Günü geldiğinde değerinden düşürmeden
Sahibine teslim etmeli..

Kız Milleti

Kız Milleti

Versen de eline çiçekleri
Anlayamaz kalbinden geçenleri
Aynı taştan put benzeri
Ah şu kız milleti

Adını Kalbine kazısan 
Aklından onu çıkarmasan 
Boşuna konuştuğunu bir anlasan
Ah şu kız milleti

Seven insan böyle mi yapar
Sevdiğine hançer mi saplar
Yüzüstü bırakıp mı kaçar
Ah şu kız milleti

Kavuşursak biteriz biz

Kavuşursak biteriz biz

Kavuşursak biteriz biz
Biz mutlu sonlar katiliyiz
Kavuşursak biteriz biz
Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz
Herkesin bildiği bir aşk
Herkesin attığı bir imza
Herkes gibi değiliz biz
Belki biraz serseri
Belki biraz deliyiz
Ama kavuşursak biteriz biz

Pervane böceğinin mum alevine sevdası
Ateş böceğinin susuzluğuyuz biz
Yanar ama su içmeyiz
Etrafında döner alevle dans ederiz

Bize kimseden zarar gelmez
Biz zararı ancak kendi kendimize veririz
Severiz,özleriz aştan ölsek kimseye söylemeyiz
Biz artık biz değiliz.

Ruhlar kavuşur ve konuşur gökyüzünde bir yerde
Ama bedenen kavuşursak biteriz biz
Melekler bize ağlar,biz halimize güleriz
Onu bilir onu söyleriz
Kavuşursak biteriz biz.

İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz
Dokunursak kanar ellerimiz
Kimselere söylemeyiz gizli gizli severiz
Ama kavuşursak biteriz biz.
Bir kor var içimizde yanan
Onu küllendiremeyiz
Görüşemeyiz,konuşamayız ve sevişemeyiz
Bir aşk var bizi biz yapan
Kavuşursak biteriz biz

Biz herkes gibi değiliz
İstediğimiz zaman gelip
İstediğimizde gidemeyiz
Kahve içip,gülüp,konuşup,başbaşa yemek yiyemeyiz
Ne bir filmdeki mutlu son
Nede göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz
Sadece özlemle severiz
Ve kavuşursak biteriz biz

Sevda iki kişinin birbirine aşkı değil artık
Artık her aşk her ağızda sakız
Biz birbirimize aslında her aşıktan daha yakınız
Belki ayrı şehirlerdeyiz
Ama her gece aynı mehtapta buluşur
Yağmur yağarsa çıkar
Aynı yağmurun altında ıslanırız

Bu aşkı ancak biz biliriz
Şiirleri güvercinlerin kulağına fısıldar
Mektupları suya yazarız
Biz belki ayrıyız
Ama her gün aynı geceyi sabahlarız
Melekler bize ağlar,biz halimize güleriz
Onu bilir onu söyleriz
Kavuşursak biteriz biz..

-Uğur Arslan

Naz Çiçeğim

Gül yüzün mutluluk rüzgarı saçsın
Gözlerinden hüzün rüzgarı kaçsın
Dudağında yediveren güller açsın
Bir demet devşireyim naz çiçeğim

Eğer bir gün sen olursan üzülen 
Sen ağlama,gözlerinden süzülen
İncidir o ağlayınca dökülen
Gözyaşımla dereyim naz çiçeğim

Sen salında ben boyuna bakayım
Aşk kuşunu yüreğine salayım
Altın kalplim Azrail'e sorayım
Yerine ben öleyim naz çiçeğim.

-Sergül Vural

23 Nisan 2014 Çarşamba

Bir Kadın Devrildi Göğsümde

Bir Kadın Devrildi Göğsümde

Göğsümde bir kadın devrildi yıllar önce
Eskimeyen şarkıların daha içten söylendiği zamandı
Yüzüm yok benim adını anmaya
Bilmem o halen anıyor mu adımı
Dört duvar kızıl şimdi
Saçları gibi
Her gün doğumunda hiçlik süzülüyor içeriye
Özlediğim gözleri gibi
Ve geceye vuruyorum kendimi...

Göz yaşlarım kristalleşmiş
Kim alacak onları saçlarımı okşayıp?
Halen kabul edemedim yenilgimi
Yeni sağanaklar süzülüyor yüzümün toprak renginden
Bir ağaç olsam şimdiye çoktan yeşerirdim yeniden
Bir kuş olsaydım uçar kaçardım bu diyarlardan
Ateşim ben, külüm ben sönüp sönüp tekrar yanan...

Sen bilirsin
Beni dünyaya getirdin anne
Ne zaman uslanacak bu yürek
Ne zaman buza ya da taşa dönüşecek
Ne yapmalı, neylemeli
Her zaman çıktı dediklerin baştan başa
Söyler misin ne zaman dönecek bu yürek taşa?
Bak yine gözümde göllendi yaşlar
Söyler misin ne zaman akıl gelecek başa...

Kendimi dev saymadım hiç
Ama bir tek şu yüreğime söz geçiremedim
Korkutuyor beni bu halleri
Hani birden duru verse umurumda bile olmayacak
Ama durmak ne kelime büyüdükçe büyüyor hayırsız
Öyle bir hızla atıyor ki bir ileri bir geriye
İster istemez karıştırıyorum günleri ayları
Ne kural biliyor ne izan sevgi yolunda
Hiç mi gevşemez bunun yayları...

Of ne bileyim işte
Bu derdin özge çaresi yok galiba
Ya kendini yok sayacaksın
Ya da uyup yüreğine ağlayacaksın
Vicdan denen ölçü varsa eğer anlayan anlar
Gecenin hinoğlu hin karanlığı bastığında
Mutlaka iki damla yaş olacak yastığında
Serilip yatan kırık gövden sabahı zor eder
Bir o yana bir bu yana döne döne
Sabret!
Belki biraz uyuklarsın tan yeri attığında...

Göğsümde bir kadın devrildi yıllar önce
Bitip tükenmek bilmeyen mürekkebiyle
O gün bugündür yazıyorum işte
Kelimeler makineli tüfek gibi
Her son satırı yazdığımda gülen göz bebeklerim
Sesleniyor yüreğime: Yine beklerim
Ve bakalım ne zaman son defa gelecek
Uslanmaz koca yüreğim...

- Mehmet Fikret ÜNALAN

Hasret Çiçeğim

Hasret Çiçeğim

Yağmurlar düşerken körpe bağına
Süzülür damlalar gül yaprağına
Takılıp gurbetin hüzün ağına
Bir sen mi solarsın hasret çiçeğim

Sarıp dikenlere gönül acını
İndirme başından ümit tacını
Rüzgarda savrulan ipek saçını
Bir sen mi yolarsın hasret çiçeğim

Eserken başında bahar yelleri
Okşarsın hasretle açan gülleri
Andıkça geldiğin ırak yerleri
Bir sen mi dolarsın hasret çiçeğim

Seller feryad eder dağlar ses verir
Bir ömre bir sevda sanma az gelir
Şimdi her gönülde bir ah yükselir
Bir sen mi ağlarsın hasret çiçeğim

Denizler dalgalı alınlar sisli
Yollar sıra sıra engel dizili
Herkesin ateşi içinden gizli
Bir sen mi yanarsın hasret çiçeğim

Coşkun akan seldim duruldu kalbim
Gurbet eller gezdim yoruldu kalbim
Aşkın hançeriyle vuruldu kalbim
Bir sen mi kanarsın hasret çiçeğim

- Nuri Can