Sabretmekten yoruldum.
Çok yoruldum..
Yaşıyor olmaktan,
Uyanmaktan her sabaha, Her günü biraz daha eksik, biraz daha yorgun, biraz daha ağrılı bitirmekten.. İyi şeyler olacak umudunu taşımaktan göğsümde. Umudumdan yoruldum. Biraz sarhoş olsam demekten, biraz unutsam, biraz uyusam.. Sonsuza dek uyusam ! Damarlarımın arasında dolanıyor tükenmişliğim sivri bir neşter gibi.. Kefensiz cesetlerin kimsesizliği batıyor kaburgalarıma. Sahipsiz bir it gibi koşuyorum. Bilemiyorum nereye gideceğimi, Kime sarılıp, kime saldıracağımı. Bana vurduklarını unutamıyorum ! Vurulmuşluğumun her yere varıyor benimle, doğum lekesi gibi. Vurulmuşluğum ve ölmemişliğim kahrediyor beni. Tanrı'ya bir beyefendi gibi davrandığım zamanlarda bile umursamıyor içimden geçirip huzurana gönderdiklerimi, Dualarımı, dileklerimi ve bu lanet tükenmişliğimi.. Yoruldum. Çok yorgunum ! Ruhumu kusup, parçalamak istiyorum.
"...Çok şey vardı anlatılacak. O yüzden sustum… Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı. Az zamana çok şey sığdırmamız gerekiyordu.. Ben de sadece gözlerinin içine bakıp sustum… Sen duydun mu, sustukları mı?..."
Bir gün. Bir gün birbirimizden ayrı düşsek bile Biliyorum, hiçbir zaman ayrı değil yollarımız Ve aynı yolda yürüdükçe Gün gelir ellerimiz yine dostça birleşir Ayrılsak bile kopamayız
''Eskiden oturduğun o mahalle var ya orayı özlersin. Çocukluğunu özlersin. Senden gidenleri özlersin. Ölen yakınlarını özlersin. ‘ Artık işime yaramaz’ deyip de çöpe attığın, Ya da birisine verdiğin eşyalarını özlersin. Geride bıraktığın insanları özlersin. En kötüsü ne biliyor musun? Özlediklerinin hiçbirisi geri gelmez. Sadece “özlersin”... ''
Aklı ve mantığı ele geçiren, aynı zamanda akla ve mantığa sığmayan bir duygunun içindeyim. Geriye bakarak gitmeye çalışıyorum. Kırık bir umut taşıyorum. Aklım sende kala kala senden gidiyorum. İnsan yarısında terk ettiği filmin sonunu merak eder mi? Ediyorum. Tüm yelkenlerim yırtılmış ama ben hâlâ rüzgârdan medet umuyorum…